Ciltteki istenmeyen oluşumlar, estetik kaygıyla birlikte zaman zaman kaşıntı, yanma ve hassasiyete neden olabilen cilt oluşumlarıdır. Özellikle yaz aylarında, sıcaklık, terleme, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma gibi etkenler, bu oluşumların artışına sebebiyet verebilmektedir. Bu durumu pekiştiren önemli etkenlerin başında ise, yaz ayı ile birlikte havuz ve deniz sezonunun açılması gelmektedir.
Cildimizi, dış çevrenin özelliklede güneşin zararlı ışınlarına karşı korumaya almak için, UV ışınlarının cildimize ulaşmasını engellemeye yardımcı olan güneş koruyucu ürünleri kullanmamız, önemli bir cilt bakım rutini basamağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Canlıların, doğal hayatta dış etkenlerden korunabilmesine yardımcı olan cildin dışındaki en önemli ikinci örtüsünü, estetik değeriyle saçları oluşturmaktadır. Saçlar yüzyıllardır insanoğlunu güzelleştirmek için kullanılmıştır. Özellikle kadınların güzellik ve zarafet ölçüsü olmuştur. Bu öneminin yanı sıra, narin yapılarıyla korunmaya ve özen gösterilmeye ihtiyaç duyan saçlarımız, hava ve çevresel koşullardan en çok etkilenen vücut bölümlerimiz olarak dikkat çekmektedir.
Hava koşullarının cilt üzerinde oldukça önemli bir etkisinin olduğunu söylemek yanlış bir ifade olmasa gerek. Bu konuyla ilgisi olan uzmanlar, rüzgârlı ve soğuk havalarda, ciltte kurumayla birlikte kızarıklık ve çatlamaların artmasının yanı sıra, sıcak havalarda artan nem ve sıcaklığa bağlı olarak da akne gibi oluşumlarda, artış gözlemlendiğini ifade etmektedirler.
Yaz ayları geldiğinde, cildimiz gibi saçlarımız da ayrı bir özen istemektedir. Çünkü güneşin altında çok uzun süre kalmak saçlarımızın kurumasına, kırılmasına ve yıpranmasına kadar birçok istenmeyen duruma sebebiyet verebilmektedir. Güneş ışınlarının zararlı UV ışınlarının yanı sıra, deniz ve havuz suyu da parlak ve kolay şekil alan saçların yıpranarak, mat ve inatçı bir yapıya dönüşmesine zemin hazırlayabilmektedir. Boyalı saçlar başta olmak üzere, saçların gövdesinde yanmaya neden olabilen UV ışınları, saçların kurumasına, renginin soluklaşmasına ve daha kolay elektriklenmesine sebebiyet verebilmektedir.
Cilt bakım rutininin temel adımlarını her gün özenli bir şekilde yapmaya çalışırken, aynı hassasiyeti göz altı ve çevresi içinde gösteriyor musunuz? Göz çevresinin, cildin geri kalanına kıyasla çok daha ince ve hassas bir yapıya sahip olduğunu ve cilt üzerinde gelişebilecek olumsuz durumların en çok etkilediği bölgelerin başında geldiğini hatırlatarak, bu haftaki yazımızı kaleme alıyoruz.
Cilt bakımı, hepimizin dikkate aldığı önem arz eden bir konudur. Hepimiz cildimiz için en doğrusunu yapmak isteriz. Buna rağmen gözden kaçırdığımız bazı önemli detaylar ve istemeden de olsa yaptığımız bazı hatalar, canlı parlak ve pürüzsüz bir cilde kavuşmamızı engelleyebilmektedir. Bu yazımızda yapılan yanlışlarla ilgili öne çıkan tutum ve davranışları sizler için derledik.
Cildin her bir bölümü, yaşam boyu dış faktörlerle sürekli temas halindedir. Cildi oluşturan dokular çevre ile olan bu teması bir noktaya kadar tolere edebilmektedir. Ancak cilt, uygun bakımla desteklenmediği taktirde, kendini korumada sürekliliğini ve gücünü kaybetmeye başlayabilmektedir. Bu durum sonucunda ciltte istenmeyen oluşumlar meydana gelebilmektedir. Özellikle de sık sık su ile temas ettiği ve her türlü hava koşullarında tamamen açıkta kalmasından dolayı, en sık olumsuz cilt tepkilerini ellerimizde görebilmekteyiz. Bu istenmeyen oluşumların en başında ise, nem ve su oranının istenenden düşük olduğunun göstergesi olan el kuruluğu gelmektedir.
Bir parfüm temel olarak 3 farklı notadan oluşur. Bunlar üst nota, Orta nota (bazen kalp notası olarak adlandırılır) ve temel yani alt notadır. Şimdi gelin her bir katmanı ayrı ayrı ele alalım.
Cildimiz vücudumuzu saran ve çevresel faktörlerin etkisini dengeleyen bir organdır. Cildin yapısı, bölgesel olarak değişse de bazı özellikleri ortaktır. Cildin dış tabakası ter, yağ asidi ve amino asitlerden oluşan bir tabakadır. Bu tabaka vücudu bir manto gibi sarmaktadır. Bu yapının işlevsel önemi asidik olmasıdır. Asiditesi pH ile ölçülmektedir.
Gün geçtikçe cilt bakım ürünlerindeki çeşitlilik artmaktadır. Buna bağlı olarak da ürünler arasında ayrım yapmak giderek zorlaşmaktadır. Ancak liste ne kadar kalabalıklaşırsa kalabalıklaşsın, cilt bakım rutininin vazgeçilmezleri nemlendirici kremlerimiz ve yüz bakım serumları her daim kullandığımız ürünler olarak dikkat çekmektedirler. Çoğu zaman krem yerine serum, serum yerine krem kullansak olur mu? gibi sorularla birbirlerinin yerine geçebileceği düşünülse de her iki ürünü birbirinden ayıran taraflarını öğrenmek isteyenler için yazımızı okumaya devam edelim.
Saç bakımı denildiğinde, istenmeyen oluşumların başında gelen durumlardan biri saçlardaki aşırı yağlanmadır. Fizyolojik ve çevresel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan saç yağlanması, günlük hayatta kişiyi rahatsız eden bir oluşumdur.